2026 asgari ücret için ilk toplantı: Ekonomistlere tahminlerini sorduk | İşte olası zam oranları...
Asgari Ücret Tespit Komisyonu, milyonlarca çalışanın merakla beklediği 2026 yılı asgari ücretini belirlemek üzere ilk toplantısını bugün gerçekleştirecek. 2025 yılında 22 bin 104 lira 67 kuruş olarak uygulanan mevcut asgari ücretin ne kadar artacağı, yapılacak pazarlıkların ardından netleşecek. Cumhurbaşkanı Erdoğan'dan masada işvereni temsil eden TİSK'e "Taşın altına elinizi koymanızı bekliyorum." mesajı gelirken, gözler ise komisyondan çıkacak artış oranında. Peki, yüzdelik oranlara göre olası asgari ücretler ve tahminler neler? Ekonomi uzmanları, 2026 asgari ücret artışı tahminlerini cnnturk.com'a açıkladı.
Milyonlarca çalışanı ilgilendiren 2026 yılı asgari ücret için pazarlıklar başlıyor. Asgari Ücret Tespit Komisyonu, bugün saat 14.00’te Çalışma ve Sosyal Güvenlik Bakanlığı’nda ilk toplantısını yapacak. Bu toplantıda görüşme takvimi netleştirilecek. Sonraki toplantılarda ise beklentiler, ekonomik veriler, analizler ve yapılan çalışmalar ele alınacak. Aralık ayı boyunca çalışmalarını sürdürecek komisyonun toplamda dört toplantı yapması ve kararını ay sonuna doğru açıklaması bekleniyor.
Asgari Ücret Tespit Komisyonu'nda işçileri temsil eden TÜRK-İŞ, hükümetin masadaki belirleyici konumunu eleştirerek toplantılara katılmama kararı almıştı.
Halihazırda komisyon 5 işçi, 5 işveren ve 5 hükümet temsilcisinden oluşuyor. Tüm tarafların masada yer almasını isteyen Çalışma ve Sosyal Güvenlik Bakanı Vedat Işıkhan, hükümetin üye sayısını 5'ten 1'e indirmeyi teklif etti. İşçiler ise bu teklifin geçerliliğini sağlamak için Cumhurbaşkanlığı Kararnamesi ile resmiyet kazanmasını talep etti. Bu talepten günler sonra konuşan TÜRK-İŞ Başkanı Ergün Atalay, bir düzenleme yapılmadığını belirterek toplantılarına katılmama kararını sürdüreceklerinin mesajını verdi.
TÜRK-İŞ toplantılara katılmazsa, komisyon 10 üye (5 işveren ve 5 hükümet) ile toplanacak ve asgari ücret bu iki tarafça belirlenecek.
Asgari ücret şu anda bir işçi için aylık brüt 26 bin 5 lira 50 kuruş, kesintiler sonrası net 22 bin 104 lira 67 kuruş olarak uygulanıyor. Bir işçi için asgari ücretin işverene toplam maliyeti ise 30 bin 621 lira 48 kuruş. Bu tutarın 26 bin 5 lira 50 kuruşu brüt asgari ücret, 4 bin 95 lira 87 kuruşu sosyal güvenlik primi, 520 lira 11 kuruşu ise işveren işsizlik sigortası fonu katkısından oluşuyor.
Peki, 2026 yılı için asgari ücret ne kadar olacak? Ekonomi uzmanları, zam oranına ilişkin farklı tahminlerini cnnturk.com’la paylaştı.
Ekonomist Muhammet Bayram, cnnturk.com'a yaptığı değerlendirmede %28 ila %30 arasında asgari ücret artışı beklediğini söyledi. Nedenlerini sıralayan Bayram, şöyle konuştu:
"Asgari ücret maratonu bugün itibarıyla başlıyor, geçen sene yapılan ücret artışında hedeflenen ve gerçekleşen enflasyonun ortalaması dikkate alınmıştı. Bu sene de beklenti bu yönde olsa da ara dönemde yani temmuz ayında asgari ücret artışı olmadığı için gerçekleşen enflasyon oranına yakın bir zam artışı yapılmasını bekliyorum. Ancak bütçe görüşmelerinde 2026 yılı sigorta pirim geliri artışının %28 olacağı öngörüldü. Bu oran aslında en düşük asgari ücret artışının %28 olacağına bize işaret ediyor. Bu sebeple benim tahminim %28 ila %30 arasında asgari ücrete zam yapılacağı noktasında.
Tabi nihai kararı Asgari Ücret Tespit Komisyonu verecektir. Burada önemli olan bir diğer hususta devletin asgari ücreti belirlemediğidir. Asgari Ücret Tespit Komisyonu 15 üyeden oluşmakta. 5'i işçi tarafı, 5'i işveren tarafı, 5'i de devlet yetkilileri ve Bakan Vedat Işıkhan'dan oluşmakta. Ancak bu sene Sayın Bakan'ın ifade ettiği üzere devlet tarafından 1 temsilcinin tespit komisyonuna katılması bekleniyor. Aslında TÜRK-İŞ'in talebi buydu ve bu yerine getirildi ama buna rağmen TÜRK-İŞ hala Asgari Ücret Tespit Komisyonu'na katılacağına bildirmedi. Burada işçi ve işverenin ihtilafı olması halinde devlet arabulucu rolü üstleniyor. Sayın Cumhurbaşkanımız da bugün TİSK Genel Kurulu'nda bahsetmiş olduğu üzere 'İşverenlerin bu sene elini taşın altına koymasını bekliyoruz' şeklinde net bir mesaj verdi. Yine TİSK'in devletin ve milletin âli menfaatlerini önceleyerek yerli ve milli duruş sergilemesinden ötürü teşekkürlerini iletti."
Beykent Üniversitesi Rektörü / Ekonomist Prof. Dr. Murat Ferman, cnnturk.com’a yaptığı değerlendirmede asgari ücretin Türkiye’de fiilen “ortalama ücret” niteliği kazandığını vurguladı. Ekonomik göstergeler ve mevcut koşullar ışığında 2026 yılı için asgari ücret artışının %23 ila %28 arasında olmasını beklediğini belirten Ferman, şunları kaydetti:
"Asgari ücret belirleme çalışmalarında süreç takviminin başlamasıyla beraber tahmin talep ve beklentilerin paylaşımı yoğunluk kazanıyor. Yeni rakam manşeti/düzeyi üzerine yoğunluk kazanan tartışmalarda, kısa vadeli bakış açılarının, enflasyonun zorlayıcı koşulları altında ön plana taşındığı izleniyor. Genel bir değerlendirme ve etraflı arka plan okumalarının yokluğunda, her sene aynı sıkıntılı süreç tekrarlanıyor, tarafları memnun edecek bir "optimal" rakam üzerinde sonuçsuz çaba ve çekişmeler yaşanıyor. Esasen, çalışan ücretli nüfusun %10'u oranında bir sınırlı kesimini (stajyer; işe yeni başlayan, kalifikasyon / yetkinlik sahibi olmayan, vb.) kapsaması gereken asgari ücret rejimi, ülkemizde %60 düzeyine erişiyor ve geri kalan ücretlilerin ortalama net ücretleri ise asgari ücret' in sadece %50 fazlasına tekabül ediyor. Böylece, asgari ücret; milyonlarca ücretli için bir averaj (Ortalama) ücret haline geliyor.
Özel sektör işverenleri, "Genel Müdür" unvanı taşıyan işgörenlerin dahi ücret artışlarını belirlemede, asgari ücret artış oranını kerteriz alıyor; yeni yıl zamlarını ona göre çıpalıyorlar. Daha alt seviyesine düşülemeyecek bir oranı ifade etmesi gerekirken, asgari ücret işverenin "standart" ücreti haline geliyor ve yıllarca kıdemi olan fabrika işçilerinin, asgari ücret düzeyinden maaşla emekli oldukları görülüyor. Enflasyon hedefleri tutturulamadığı için beklenti-gerçekleşen makası açık kalıyor ve işgören geçmiş yıl kayıplarını da talep ederken, işveren ve kamu kesimleri gelecek / hedef manşetleri önceleyen politika ve duruşlarına öncelik tanıyor. Bu hal ve durumda, ortak memnuniyet / mutabakat sağlayacak bir optimal manşete ulaşmak mümkün olmuyor. İşte bu kısıt ve gerçekler karşısında, 2026 için geçerli artış oranının %23-28 aralığında gerçekleşmesini öngörüyoruz."
Bursa Uludağ Üniversitesi Öğretim Üyesi Doç. Dr. Yüksel Okşak ise asgari ücretin açlık sınırı ve gıda enflasyonu göz önünde bulundurulduğunda en az yüzde 63 artışla 36.077 TL olması gerektiğini belirtti. Mevcut ekonomik koşullar çerçevesinde ise muhtemel artışı yüzde 30-35, net 29 bin TL olarak öngördü. Ücret artışlarının hem sosyal adalet hem de ekonomik sürdürülebilirlik için kritik olduğunu vurgulayan Doç. Dr. Okşak, cnnturk.com'a yaptığı değerlendirmede sözlerine şöyle devam etti:
"Türkiye'de asgari ücretin belirlenmesi, yalnızca milyonlarca emekçinin geçim koşullarını değil, aynı zamanda genel ekonomik dengeleri ve toplumsal adaleti doğrudan etkileyen kritik bir süreçtir. Enflasyonist baskıların ücret artışlarından ziyade piyasa gücü yüksek firmaların fiyatlama stratejilerinden kaynaklandığı yönündedir. Bu, uluslararası iktisat literatüründe "greedflation" (açgözlülük enflasyonu) olarak bilinen bir olguyla örtüşür ve Türkiye'deki örneklerde net biçimde gözlemlenmektedir.
Öncelikle, asgari ücretin ekonomiye etkilerini ele alalım. Türkiye'de asgari ücret artışları, genellikle enflasyonun gerisinde kalmış ve reel alım gücünü eritmiştir. Akademik çalışmalar ve analizler, reel asgari ücretteki artışların enflasyonist etki yarattığını öne sürse de bu etki doğrudan ücret maliyetlerinden değil, dolaylı mekanizmalardan kaynaklanır. Büyük sermaye gruplarının faaliyet raporları incelendiğinde, personel giderlerinin toplam maliyetler içindeki payı kabaca ortalama %5-6 civarındadır. Bu, yüzde 34'lük bir ücret artışı durumunda bile toplam maliyetlerde yalnızca yüzde 2'lik bir yükseliş demektir. Ancak, bu firmalar piyasa hâkimiyetlerini kullanarak satış fiyatlarını maliyetlerin ötesinde artırır, net kâr marjlarını yüzde 200'lere varan oranlarda şişirir. Bu durum, enflasyonu tetikleyen asıl unsur olarak öne çıkar. Ücret artışı değil, kâr hırsıdır.
Asgari ücret zamlarının enflasyonu takip ettiği, ancak yetersiz kaldığı dönemlerde gelir eşitsizliğini derinleştirdiğini de ifade etmekte fayda var. Enflasyonun ücret-fiyat sarmalını önlemek için, maliye politikalarıyla aşırı kârları vergilendirmek ve kamu yatırımlarıyla rekabeti artırmak şarttır; aksi takdirde, ücret artışları emekçiden sermayeye transfer olur.
TÜİK'in 2024 verilerine göre Gini katsayısı 0,413'tür - bu, bir önceki yıla göre hafif bir iyileşme olsa da OECD ortalamasının (0,31) oldukça üzerindedir ve gelir eşitsizliğinin kronik bir soruna dönüşmeye başladığını gösterir. En zengin yüzde 20'lik kesim toplam gelirin yüzde 49,8'ini alırken, en yoksul yüzde 20'lik kesim yalnızca yüzde 6'sını elde eder; bu fark, servet dağılımında 12 kata ulaşır. Akademik literatür, asgari ücretin alt dilimlerdeki ücret eşitsizliğini azalttığını doğrular. Ancak, mevcut seviyelerde asgari ücret, Nisan 2024'ten beri hayat pahalılığının altında kalmış ve erime yaşamıştır. Bu, yoksulluğu tetikler ve toplumsal sorunların derinleşmesine maalesef ki katkı sağlar. Adil bir gelir dağılımı için asgari ücret, emek verimliliği artışlarıyla (GSYH'deki reel büyümeye paralel) ve sosyal transferlerle desteklenmeli; aksi halde, eşitsizlik döngüsü kırılmaz.
Bu bağlamda, 2026 asgari ücretinin ne olması gerektiğine gelince: açlık sınırı verileri ve TCMB'nin 2026 gıda enflasyonu tahmini (%18) üzerinden hesaplandığında, asgari ücretin açlık sınırının altında kalmaması için en az yüzde 63'lük bir artışla 36.077 TL'ye yükselmesi gerekir. Bu seviye, reel alım gücünü korur, gelir eşitsizliğini Gini katsayısında 0,01-0,02 puanlık bir iyileşmeyle azaltır ve ekonomiye talep yoluyla pozitif katkı sağlar. Zira düşük gelir gruplarının marjinal tüketim eğilimi yüksektir. Bu, yalnızca sosyal adalet değil, sürdürülebilir büyüme açısından da zorunludur.
Muhtemel zam oranına ilişkin tahminim ise, mevcut enflasyon hedefleri (%14-18 bandı) ve bütçe kısıtları göz önüne alındığında, yüzde 30-35 civarında olacaktır. Bu, net asgari ücreti yaklaşık 29.000 TL'ye taşır. Bu süreçte sabit gelirli kesimin sesini daha fazla dikkate almalı ve aşırı kârları denetleyen mekanizmalar genişletilmelidir. Sonuç olarak, asgari ücret politikası, enflasyon korkusuyla değil, adalet ve verimlilik odaklı tasarlanmalıdır. Bu, Türkiye'nin ekonomik kalkınmasını hızlandırırken toplumsal barışı güçlendirir."
Orta Vadeli Program'da (OVP) belirtilen yüzde 28,5'lik 2025 yılı yıl sonu enflasyon tahminine göre, net ücretin 28 bin 404 lira, brüt ücretin ise 33 bin 417 lira olması bekleniyor.
Diğer artış senaryolarına göre ise olası asgari ücret rakamları şöyle:
%20 yapılırsa: 26 bin 584 TL
%23 yapılırsa: 27 bin 188 TL
%25 yapılırsa: 27 bin 630 TL
%30 yapılırsa: 28 bin 735 TL
%35 yapılırsa: 29 bin 841 TL
%40 yapılırsa: 30 bin 946 TL
%45 yapılırsa: 32 bin 051 TL
